Bilal Çiloğlu: Madalya borcum, ödemek istiyorum!

Türkiye’nin yetiştirdiği en iyi judocular arasında yer alan Bilal Çiloğlu, son zamanlarda üst üste gelen talihsizliklerden yakasını kurtarmaya çalıştığı bir dönemden geçiyor. Peşi sıra gelen sakatlıkları geride bırakarak, yaklaşmakta olan olimpiyatlarda kendisine yer ayırtmanın hesaplarını yapıyor.

Japonya merkezli bu Uzakdoğu sporuna başlama hikayesi oldukça ilginç Bilal’in… Judoya yeteneği olan gençleri tespit etmek adına öğrenci olduğu dönemde okulunda yapılan seçmeleri geçemediğini “Judo takımı kurmak adına okullardan öğrenci topluyorlardı. Sportif bir parkur kurmuşlardı. Koordinasyonum çok iyi değildi, o yüzden çok da iyi tamamlayamadım parkuru. Dolayısıyla o zaman seçilememiştim” diyerek anlatıyor. Ne var ki seçmeleri geçen bir arkadaşı antrenmanların çok kalabalık olduğunu, katılması durumunda kimsenin kendisini fark etmeyeceğini söyleyerek Bilal’i idmanlara gelmeye ikna eder. O da zamanla azmiyle hocasının gözüne girmeyi başarır ve kendisi için judoya giden yolu da açmış olur.

Genç bir judocu olarak iyi derecelere imza atmaya başlar sonrasında. Gençler dünya şampiyonluğu ile dünya ikinciliği art arda iki yılda gelir. Büyükler Dünya Şampiyonası’nda bronz madalya aldıktan sonra Tokyo Olimpiyatları’na gider. Sıkletinin önemli isimleri arasında yer alsa da, sonrasında altın madalyayı da alacak isim olan en büyük favori Shohei Ono ile son 16 turunda eşleşmenin şanssız lığını yaşar. Çeyrek final öncesi karşılaşmalar repesaja dahil olmadığı için madalya şansını kaçırır.

Bilal Çiloğlu için asıl şanssızlıklar ise olimpiyatların ardından başlar. Üst üste yaşadığı sakatlıklar kendisini önemli derecelerin uzağında tutar. En verimli döneminde art arda gelen iki sakatlık, yükselişteki judo kariyerini sekteye uğratır. Son olarak ön çapraz bağları kopar, ardından ameliyat olur. Ameliyatın üzerinden üç ay geçtiği bugünlerde, 25 yaşındaki sporcu, hayatının belki de en önemli kararını verir. Paris 2024 Olimpiyatları’nda her halükarda yer almak isteyen Bilal, kariyerini riske atma pahasına, harekete geçmeyi seçer:

“Rehabilitasyon sürecim gayet iyi gidiyor. Kuvvet çalışmalarına da başladım. Yavaş yavaş antrenmanlara ve programıma hazır şekle getireceğiz. Bizim branşta eski formunu yakalamak biraz uzun sürüyor. Ön çapraz bağ ameliyatları sonrasında normalde 8-10 ay gibi bir dönüş takvimi çiziliyor ama olimpiyatları kaçırmamak için nisan ayı ve akabindeki beş turnuvada 2500-3000 puan toplayıp olimpiyat oyunlarına kota almam gerekiyor. O yüzden hedefim en kötü %60-70 formuma çıkmak, o seviyeye gelirsem derece yapıp olimpiyat kotası alacağıma inanıyorum. Geriye kalan iki ay içerisinde ise olimpyatlara yüzde yüze en yakın formumda katılıp bu sefer olimpiyatta da madalyayı hedefliyorum.”

“HER ŞEYE HAZIRLIKLIYIM”

Judoda 73 kilogram en kalabalık ve en zorlu sıkletlerden biri olmasına rağmen kendisine güveniyor milli sporcu, bir önceki olimpiyatta alamadığı madalyayı bu kez boynuna takabilmek için: “Herkesin bana inanıyor olması da beni ekstra motive ediyor. Olası bir başarısızlık durumuna da hazırlıklıyım. Öyle bir durumda yine de pes etmeyeceğim çünkü önümde uzun yıllar var. Daha çok olimpiyat görmek istiyor, madalya almadan asla spora veda etmek istemiyorum. Madalya alabileceğimi düşünmesem olimpiyata gitmek için bu riski almazdım. Ben bu camiaya, bu ülkeye bir olimpiyat madalyası borçluyum. O borcumu ödemeden bırakmak istemiyorum.”

“DÜNYA STANDARTLARINDA JUDO İÇİN BAŞARI ŞART”

Judonun dünyada en popüler sporlardan olduğunu savunan Bilal Çiloğlu “Türkiye’deki değeri maalesef aynı değil. Biz de madalya alarak, olimpiyat hasretini gidererek bunları değiştireceğimizi düşünüyoruz” diyor.

Bilal Çiloğlu’na göre judonun küresel popülaritesi hayli yüksek bir seviyede. Futbol, basketbol, voleybol gibi endüstrileşmiş toplu sporların ardından atletizm, yüzme, cimnastik ve sonra da judo geliyor: “Ben bunu yaşayarak görüyorum. Judo diğer olimpik branşlardan çok çok önde. Fransa inanılmaz judo sevdalısı bir ülke. O yüzden Paris 2024 Olimpiyatları bu spor branşı açısından özel bir yere sahip olacak. Fransa’da bir judo grand slaminde kapalı gişe 50 bin kişi dolduruyor. Dünyada, Avrupa’da, bir çok kıtada önem taşıyor.

Judoda dünya şampiyonalarında madalya almak son derece zor. Biz ülke olarak bir güreş gibi, bir tekvando gibi Avrupa ve Dünya şampiyonalarında her sene madalya alamıyoruz. Bu madalyaları alamadığımız için Türkiye’de judonun popülerliği artamıyor. O yüzden de judonun dünyadaki değeriyle, Türkiye’deki değeri maalesef aynı değil. Biz de madalya alarak, olimpiyat hasretini gidererek yavaş yavaş bunları değiştireceğimizi, ileri taşıyacağımızı düşünüyorum. Dünyadaki standartlarını en azından taşırsak çok farklı bir noktaya geliriz.

Avrupa’da ciddi bir judo kültürü var. Futbol, voleybol, basketboldan sonra atletizm ve cimnastikle beraber anılan branş judo. Diğer olimpik branşlardan her zaman bir adım öndedir. Bunun ülkemizde de böyle olmasını istiyoruz tabii ki. Başarılar gelince popülarite artıyor. Sonrasında insanlar bunu merak ediyor veya kitleler bu spora başlamak istiyor. Çocuklar da öyle. Umarım biz de madalyalar alarak buna bir vesile oluruz.”

“Fransa’nın ağır sıklet sporcusu Teddy Riner dolayısıyla da Paris Olimpiyatları’nda judonun çok özel bir yeri olacak. Dünyadaki tüm dövüş sporlarında en uzun yenilmezlik serisine sahip, dört olimpiyat madalyalı, üç olimpiyat şampiyonu, on dünya şampiyonluğu bulunan bir sporcudan bahsediyoruz. Büyük ihtimalle kendisinin son olimpiyatı olacak. Şimdi onu orada inanılmaz şekilde destekleyeceklerdir. O da muhtemelen oradaki turnuvaya damga vuracak.

Ben Fransa’da grand slam’e katıldığımda yaşadığım duygular inanılmazdı, hiç bir yerde böyle bir şey yaşamadım. Elli bin kişinin önünde müsabakaya çıkıyorsun. Herkes maçın her saniyesine hakim şekilde izliyor. Orada gerçek bir judo ortamı yaşatıyorlar insana. Bu kadar bilen bir kalabalık içerisinde oynamak bizim branşta alışıldık bir şey değil. Fransa’nın benim için yeri özel bu açıdan, Paris’te de öyle olacağını düşünüyorum. Dolu salonlarda 8-9 günlük bir judo şenliği olacak”

“PARİS’E DAHA KALABALIK GİDECEĞİZ”

Judoda 7 kadın, 7 erkek sıkleti var. Her sıkletin içinde bir Türk sporcunun kota alma şansı var. Türkiye’den 6 judocu şu an kota alacakları puanın içerisinde olan ilk 16’nın içerisinde yer alıyor. Mevcut pozisyonlarını korumaları, olimpiyata gitmeleri için yeterli olacak. Bilal Çiloğlu bu sayının artacağını öngörerek “Bunlara eklenecek kişiler de olacaktır. Bir önceki olimpiyata altı kişi gittik. Bu olimpiyata 7 veya 8 kişi gideceğimizi öngörüyorum. Dokuz da olsa şaşırmam. Bu oyunlara daha yüksek bir rakamla daha iddialı gideceğiz. Hatta son gün de karışık takım müsabakalarına hak kazanacağımızı düşünüyorum” diyor.

“ATA BİNMEYİ VE KİTAPLARI SEVİYORUM”

“At sürmeyi çok severim. Yakın bir arkadaşımın at çiftliği var. Orada beraber ata bineriz, at bakımı yaparız. Orada doğayla iç içe olan ortam beni çok mutlu eder. Play station oynamayı severim. Yeni çıkan saatlerle ilgili şeylere bakmayı severim. Her zaman vakit buldukça kitap da okurum. Kendini geliştirmek için en önemli şeylerden biri okumak olduğu için ben de okuyarak kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Kitap okumak artık bir alışkanlık haline geldi benim için. Johann Hari’nin ‘Çalınan dikkat’ isimli kitabını okuyorum şu aralar. Dikkatimi dağıtan şeyleri azaltmam konusunda bende bir farkındalık yarattı bu kitap. Her okuduğum kitaptan yeni bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum.”